26 Nisan 2012 Perşembe

Makarna Gerçekleri (I)

Deli kendi kendine konuşurmuş, eh ben de girişimcilik modern zaman deliliği diyerek kendim sordum kendim cevaplıyorum. Meraklı Tuğba ile Doğrucu Tuğba'nın muhabbetine buyrun efem:

- Makarna neden yapılır?
- Sevildiği için

- Ha ha ha çok komik. Neyden yapılır yani hammaddesi nedir?
- Aman iki espri de yapamıycaz. Cevap veriyorum : İrmikten yapılır efem.

- Ha bildiğimiz irmik.
- Eh kısmen. Marketteki kalın irmiktir tatlı filan yapılır ondan. Makarna ince irmikten yapılır ama makarnalık irmik markette satılmaz.

- Niye?
- Makarnacı adam kendi makarnalık buğdayını alır, irmik üretir, hem kalın irmiği satar hem irmikten makarna yapar satar.

- Hımmm, un ne kadar kullanılır makarnada peki?
- Ne unu?

- Buğday unu..
- Un mun kullanılmaz. Makarnacıya un dersen kızar.

- Nedenmiş?
- Çünkü un ekmeklik buğdaydan elde edilir. Makarnada un kullanılmaz, hamur olur makarna pişince.

- Un yok yani.
- Makarnada yok. Ama mantı ve erişte üretiminde kullanılıyor sanırım.

- E irmik de buğdaydan elde edilmiyo mu?
- Evet ama durum buğdayından.

- Ya harbiden bu durum ne durumu? Nasıl bir durum?
- Yok o Latince ismin kullanımı, bir durum yok bu "durum"da. Makarnalık sert buğdayın Latince adı Triticum durum. Anlaşılabilir bir kelime, kullanıma girmiş..

- Hımmm ne farkı var ki?
- Makarnaya daha uygun. Şimdi yüksek protein yapısı..

- Ayhh inme o kadar derine. Başka bi gün anlatırsın..
- İyi tamam. Bi çay koy bari:))

21 Nisan 2012 Cumartesi

Elmalı-Armutlu Hafif Tatlı (Bulamadım egzantirik bir isim)

Ben öyle tatlı filan yapan biri değilim. Karbonhidrat severim ama illa şekerli olmasına gerek yok. Önümüzdeki günlerde burada uçuk makarnalı tarifler olacak (tatlılar matlılar) ama ben şimdiden sade, meyva temelli sağlıklı, çoğunluğun "bu ne len?" demeyeceği bir tatlı tarifi vereyim. Bi nevi alıştırma turları:))

Gerekli malzemeler: (Normal 4, tatlı sever 2 kişi için:))
- 1 elma
- 1 armut
- 3 yemek kaşığı esmer şeker
- 1 yemek kaşığı tereyağı
- 3 yemek kaşığı yulaf ezmesi
- 1 bardak süt
- bir avuç kırık ceviz

Tereyağını yanmaz bir tavada eritin, üzerine meyveleri ekleyin karıştırın. Kısa bir süre sonra yulaf ezmesi, şekeri ve sütü ekleyip karıştırın tavanın kapağını kapatın. Kısa sürede meyveler yumuşayacak, şeker eriyecek. Burada tek beklenen şey yulaf ezmesinin sütü çekip pişmesi. En başta culdur culdur gelse de bir süre sonra koyulaşacak güvenin bana. Yulaf ezmesi sütü çekip sertliği gidince pişmiş demektir. Ocaktan almadan önce tarçını eklerseniz, servis sırasında daha yoğun bir tarçın kokusu elde edersiniz. Kaloriyi arttırmamak için süsleme niyetine ceviz koydum ben çünkü dondurma ile servis ettim. Sıcak tatlı yanına dondurma severim:)

Toplam 10-12 dakikada pişiyor. Ani bastıran misafire, hava atmak isteyeceğiniz bir dosta (o da nasıl dostsa) ya da evdeki iki kurumuş meyveyi kullanmak için yapılabilecek hızlı bir tatlı.

Bu tarif esasında bir İngiliz şefin tarifinden devşirme. Geleneksel bir ismi de var unuttum şimdi hatırlatan olursa yazarım. Televizyonda seyretmiştim. Daha çok ve zengin malzeme ile fırında yapıyordu. Bu şekliyle açık kahve bir görüntüsü var tabi, çok televizyon işi değil. Bu yüzden taze yaban mersini atmıştı içine. Güzel bir renk kontrastı oluyor. Bizde kuru yabanmersini var, kızılcık vb var, görsellik açısından şekillendirebilirsiniz.

Biz fotoğraf çekmeyi akıl edene kadar bitirdik. Demek ki neymiş bloga yemek koyacaksan fotoğraf makineni yakında tutacaksın. Bi dahaki yapışımda çeker koyarım foto artık:)

Afiyet olsun:))

Sonradan gelen not: Bir dost isim önerisinde bulundu ElmArt:)) Nasıl güzel değil mi...

20 Nisan 2012 Cuma

Yeşil Salatalı Ton Balıklı Makarna Tarifi

İlk tarifi en çok yaptığımdan seçtim. Çok çok sade ve basittir, beslenme açısından da çok dengelidir. Bu ne yahu buna tarif mi diyosun diyenlere hem basit hem güzel hem de bu kadar sağlıklı kaç tarif biliyorsun diye sorarım:))

Efendim bu tarifin adı Yeşil Salatalı, Ton Balıklı Makarna. Ben buldum, çok yaratıcı di mi:)) Esasında Makarnalı ve Ton Balıklı Yeşil Salata da denilebilir çünkü burada en fazla bileşen salata. Bu vereceğim miktarlarla 4-5 kişi rahat rahat doyar.

Çoktan aza salata malzemeleri:
- Marul : Bir tane ister kıvırcık, ister atom. Salatanın temelini bu oluşturuyor. Yıkayıp süzüp elle doğranacak.
- Yeşil Soğan : Bir demet ya da daha azı. Yıkanıp süzülüp doğranacak.
- Roka : Bir demet. Acıysa daha az da koyabilirsiniz.
- Salatalık : 2 tane. Kabuğu soyulmuş.
- Biber: İster acı ister çarliston 2-3 tane.
- Kornişon turşu : 5-6 adet minik minik doğranacak. Bunu hem kıtırlık olsun diye hem de tuz yerine koyabilirsiniz. Bu varsa tuz koymayın.

En büyük metal IKEA kasesi
Salata bu kadar. Bu miktarlarla biz bi IKEA kasesini dolduruyoruz. (bkz. resim).Özellikle domates yok sulanıyor, tadı uyumlu değil bence yeşil salataya. Havuç çok kaba kalıyor, turp acıtabiliyor. Biberler kırmızı biber de olabilir ya da köz hali. Tuz oranına dikkat tabi. Mısır konulabilir, tadı güzelleştirir ama boş kaloridir ben uzun süredir eve mısır bile almıyorum.

Sivri bir tadı olmayan baz olarak güzel bir salata.

Bir taraftan az bi yağ ve tuzla makarna haşlanıp süzülecek ama sudan geçirilmeyecek. 350 gramlık herhangi bir Makarna, Lütfen! çeşidi bu salataya uygundur. Miktar olarak daha fazlasını salata kaldırmıyor.

Adam başı ister 80 gramlık ister daha fazla ton balığı. Light olanlar biliyorum çok tatsız tutsuz bu yüzden yağını çok çok iyi süzdürmek lazım. Hazır yağ konusu açılmışken bu salatanın güzel bir tarafı da budur. Baz salatayı hazırlarsın, makarnayı haşlarsın ondan sonra isteyen istediğini koyar. (Esasında bu makarnanın da bir güzelliği) Ben şahsen mayonez seven birisi olarak genellikle light ton balığı ile hazırlıyorum, yağ koymuyorum. Kırmızı biber ve hardal ekliyorum. Sevdicek ise zinhar mayonez yemez zeytinyağı koyar, bol limon döker. Sirke de güzel gidiyor. Ama dikkat limon da sirke de mayonezi keser.

Salatadan ve makarnadan bol lif, balıktan bol protein. Makarna miktarı adam başı 75 gramı geçmez, pişmanlık yaratacak bir durum yok. Pazar günü dostlarla beraber hazırlanacak film izlerken de yenilecek güzel bir yemek..

Afiyet olsun....

19 Nisan 2012 Perşembe

Makarnanın Tarihi

Türk eğitiminden geçmiş çoğu gibi makarna ile ilgili yazılara ben de ansiklopedik bilgiler ile başlıyorum:)


- Wikipedia makarnanın tarihini milattan önce 1. yüzyılda Romalı şair Horatius'un yazılarından başlatıyor. Düz hamur parçalarının kızartılmasından bahsediyormuş. Şair burada bildiğimiz anam babam hamurdan da bahsediyor bence ama tabi Wikipedia nerden bilecek hamur kızartmasını:) Bi çeviri hatası da olabilir nitekim başka yerlerde bu hamurun fırınlandığını okudum..


- Kimi tarihçiler 5. yüzyılda Arapların uzun yolculuklar için kuru makarna yaptıklarını ve bunun da ilk yazılı makarna bahsi olduğunu söylüyor. Makarna demeyip şehriye diyenler de var. İsmi o ya da bu mantığıma yatıyor bu açıkçası çünkü günümüzden o zamana dönüp sadece belgelerle bakabiliyoruz. İyi kalitede buğdayın yetiştiği her coğrafyada insanoğlunun makarna, ekmek, erişte, bulgur, kuskus gibi çeşit çeşit besinler yaptığına inanıyorum, belgesi olsun olmasın. 


- Libya Arapları 7. yüzyılın sonlarına doğru Sicilya'yı alınca, makarna buralara ulaşmış oluyor. Palermo'da baya baya üretim yapılıyor. Hatta Sicilyalılar "macaroni" sözcüğünü bile üretiyorlar. "Kuvvetle hamur yapmak" anlamında...     


- Ortadoğu'da, Arabistan'da ve Kuzey Afrika'da da hazırlanan ve tüketilen makarna ve benzeri ürünler var. Hatta 9. yüzyılda bir Arap bilgini irmikten yapılan ve pişirilmeden önce kurutulan makarnadan bahsediyor. 


- İtalyan kaynaklarında bire bir makarna kelamına 13-14. yüzyıla kadar rastlanmıyor. Benzer ürünlerden bahis var tabi bu zamana kadar. 


- Marco Polo'nun makarnayı Çin'den getirdiğini İtalyanlar şehir efsanesi olarak görüyorlar. Marco Polo oralara gittiğinde zaten biliyordu makarnayı diyorlar.


- Uzun süre sağ salim depolanabildiği için 14. ve 15. yüzyıllarda makarna alıp başını gidiyor. Hatta Yeni Dünyaya açılan gemiler tarafından tercih ediliyor. Bir yüzyıl içinde makarna tüm dünyaya yayılmış oluyor.


- Bu zaman kadar makarna elle yeniyor, sos mos yok yani. İspanyollar 16. yüzyılda domatesi Yeni Dünya'dan getirirken ezilmiş domateslerden napıcaz napıcaz derlerken makarna sosunu buluyorlar:) Ama tabi soslu olunca çatal kullanmak gerekiyor artık makarna yemek için...


- Zaman içerisinde makarnacılar da makarnalar da çeşitleniyor, büyük üretimler başlıyor. Bir çok isim var. 1800'lerde kurulan Buitoni bi yerden tanıdık geldi. Türkiye'de yok ama Amerikan Top Chef'ine sponsor olduklarını hatırladım. Bi baktım sayfalarına meğer çoktan satılmış dünyanın en büyük gıda şirketine.


- Bu tarihlerden sonrası malum. İtalyanlar Amerika'ya göçerken makarnayı da götürüyorlar. Oralarda iyice seviliyor, İtalyan mutfağı denilince akla ilk makarna gelmeye başlıyor. 


Arap'ın hakkı Arap'a, İtalya'nın ki İtalyan'a.. Detaylı okuma için kaynaklar da aşağıda:)) 


http://en.wikipedia.org/wiki/Pasta#History_of_Pasta_Manufacturing
http://www.buitoni.com/Our-Story/
http://www.lifeinitaly.com/food/pasta-history.asp
http://www.food-info.net/tr/products/pasta/history.htm
http://www.inmamaskitchen.com/FOOD_IS_ART/pasta/historypasta.html

17 Nisan 2012 Salı

Merhaba

Makarna, Lütfen!'e bir blog açmak şart oldu. Ne yazayım diye düşünmeye gerek yok bizim hikayemiz nasıl başladı onu anlatıcam.

Mart 2010'da minik bebeğim Peri aramıza katıldığında ben zorunlu olarak çalışmıyordum. Hamilelik de lohusalık da büyük sorunlar çıkmadan geçse de evde olmak, çok dertli olmayan bir bebeğin rutin bakımını üstlenmek bana az gelmeye başladı. Kendimi yemek yapmaya verdim. Kilo vermem lazım, sağlıklı beslenmem lazım diyip diyip sebzeli yemekler yaptım, kocam yemedi. Kendisi sebze ırkçısıdır. Belirli sebzeleri belirli şekilde yer. "Kabak ancak mücver olabilir, ıspanak yoğurtla yenir böreği olmaz, kereviz yersem ölürüm"le başlayan bir sebze manifestosu bile var (şimdi yazınca farkettim her sebzeye bir kulp bulmuş sağolsun:)

Geri adım atmadım kamuflaja başladım. Karnıbahara başamel sos yaptım, "bozuk patates almışın" dedi ilk ısırıkta, ikincisinde "bunda ne var" dedi, üçüncü ısırığı almadı. Sebzeli tuzlu kek yaptım burun kıvırdı "sebzeli kek mi olur" diye.

Bütün bu denemelerimde bir tek makarna sosunda başarılı oldum. Bol soğan, kabak ve şimdi burada yazarsam kavga çıkaracak bir kaç sebzeyi de kıymanın ve zeytinyağının güzelim tadları altına sıkıştırıp makarnayla servis ettim. Bir güzel yedi. Hatta sosun pek güzel olmuş dedi. Sevindim, sesimi çıkarmadım ama içimde yine de bir burukluk vardı; nitekim istediğim sebze miktarını yediremiyordum.

Bir gün yemek programlarından birinde taze makarna yapımını gördüm. Hoşuma gitti denedim, güzel oldu. Nasıl geliştiririm derken kereviz koymak aklıma geldi. Pişirdim, masaya koydum. İlk çatalı ağzına götürmesini heyecanla bekledim. İkinci üçüncü çataldan sonra da şikayet gelmeyince hele bi de ikinci tabağı isteyince çok sevindim. "Ne var içinde?" dedi. "Kereviz" dedim. "Aaa, güzel olmuş, kereviz tadı gelmiyor" dedi dünyalar benim oldu.

Sonra?

Sonrası çorap söküğü gibi gelmedi belki ama onu da anlatırım:)))